3.13.2008

yüksek tansiyon

yüksek tansiyon hipertansiyon kan basıncı

Vücudumuzdaki organ ve dokuların beslenmesi ve oksijen temini, kalbimizin kanı aort ve atardamarlara pompalaması yoluyla olur. Dakikadaki pompalama sayısı, çeşitli mekanizmalarla ayarlanır ve vücudun kan ihtiyacına göre artar veya azalır. Erişkin yaşta kalbin dakikadaki atım sayısı, istirahat halinde iken 60-100 arası değişir.

Kalbin sol karıncığının kasılmasıyla aortaya atılan kanın atardamar duvarında yaptığı basınca kan basıncı (KB) denir. Halk dilinde ise kısaca tansiyon denmektedir.

KB sistolik (büyük, maksima tansiyon) ve diyastolik (küçük, minima tansiyon) olarak iki değerden oluşur. Sol karıncığın kasılmasıyla fırlatılan kanın o anda damar duvarına yaptığı basınca sistolik, karıncık gevşediği zaman atardamardaki kan kitlesinin yaptığı daha düşük basınca diyastolik kan basıncı denir. Kalbin fırlattığı kanın atardamar duvarında yaptığı dalgalanma ise, yüzeyel giden atardamarlar elle yoklandığında bir vuru şeklinde hissedilir ki buna da nabız denilmektedir.

KBnin normal olan değerlerden yüksek olması haline hipertansiyon (yüksek tansiyon) var demektir. Bu durum toplumda çok önemli sağlık sorunlarından birisidir. Çünkü yol açtığı çeşitli organ hasarları ömrü kısaltmakta veya kişiyi sakat bırakabilmektedir. Hipertansiyon çok yaygın bir hastalıktır ve erişkin nüfusun ¼ünde vardır; ileri yaş grubunda daha sık görülmektedir.

Normal ve yüksek kan basınçları:
Sistolik ve diyastolik KBlarının bilinmesi, nabız sayısı ile birlikte, kalp ve kan dolaşım sistemi hakkında önemli bazı bilgiler sağlar. Büyük ve küçük tansiyon değerleri tek tek veya birlikte normalden yüksekse, kalp daha fazla yük altında çalışıyor demektir. Tansiyon değeri sabit bir rakam değildir. Normalin alt ve üst sınırları vardır. Bu sınırlar da kişinin yaşına, cinsiyetine, ırkına ve başka faktörlere değişmektedir. KB, günlük hayatımızda sabit olmayıp, dakikalık, saatlik veya günlük değişmeler gösterir, örneğin hızlı yürüme, yük taşıma, heyecanlanma gibi durumlarda biraz yükselir, istirahat halinde veya uyurken biraz düşer. Bu oynamalar normaldir ( yüksek tansiyonlu kişilerde de yüksek değerlerde bu oynamalar genellikle vardır). Günlük hayatta sistolik KBnin 90-140 mmHg arasında değişiklik göstermesi, diyastolik basınç normal sınırlarda kalırsa normal bir durumdur. Erişkin yaşta ideal KB değeri yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. Bu değer 120/80 mmHg ve altıdır. Normalin üst sınırı ise sistolik 130, diyastolik 85 mmHgdir. Yüksek normal değerler ise sistolik 130-139 veya diyastolik 85-89 mmHgdir. Erişkinlerde günümüzde kabul edilen KB sınıflandırması tablo 1de gösterilmiştir.


Kan Basıncı


Sistolik Diyastolik
Optimal <120> <80>
Normal <130> <80>
Yüksek-normal 130-139 veya 85-89
Hipertansiyon
Evre I ( Hafif ) 140-159 veya 90-99
Evre II ( Orta ) 160-179 veya 100-109
Evre III ( Şiddetli ) > =180 veya > = 110
Yalnız sistolik hipertansiyon >140 <90>
Çok eskiden 60 yaşın üzerindeki yaşlılarda sistolik KBnin yüksek ( 140-170 mmHg ) olması, diyastolik basınç normalse normal kabul edilirdi. Ancak yapılan araştırmalar gösterdi ki, sadece sistolik KB yükselmesinin de kalp ve damarla ilgili hastalıklarda önemli rolü vardır. Bu nedenle örneğin 70 yaşıdaki bir kişide KBnın 170/80 mmHg olması tedavi gerektirir. O halde normal kabul edilen istirahat halindeki KB değerleri sistolik KB için alt ve üst sınır olarak 90-130 mmHg, diyastolik için 50-85 mmHgdır. Bir kimsenin yüksek tansiyonlu olduğuna karar vermek tek bir ölçme ile yapılmamalıdır. Özellikle yüksek- normal veya hafif yüksek tansiyonu olan kişilerde ilk değerlendirmeden sonra, en az iki ayrı muayenede, en az iki kez ölçülen KBlarının ortalaması alınmalıdır. Bu arada hastada daha sonra değinilecek beyaz önlük hipertansiyonunun da bulunup bulunmadığı evde yapılan ölçümlerle kontrol edilmelidir.

Yüksek kan basıncı nedir?
Normal şartlarda KBnı düzenleyen çeşitli mekanizmalar vardır. En önemlileri kalbin pompalama gücü ve atardamarların uç dallarının gevşek veya daralmış olmasıdır. Basit bir örnekle açıklayacak olursak: Bir su pompası ve buna bağlanmış uzun lastik bir hortum ve ucunda bir musluk düşününüz. Musluk çok açılırsa, su boru içinden düşük bir basınçla geçer ve pompa motoru zorlamaz. Ama musluğu biraz kapatırsak veya ağzını parmakla tıkarsak hortum içindeki suyun hortum duvarına yaptığı basınç artacaktır. Bu örnek kan basıncına uygulanırsa, atardamar uçları daralmışsa, içlerinden kanın geçmesi zorlaşacak, kan basıncı yükselecek, kalbin daha kuvvetli kasılması gerekecektir. İşte bu basınç yüksekliği sürekli olarak 130/85 mmHgnın üzerinde seyrederse bu kişide hipertansiyon var demektir. Zaman geçtikçe bu kişilerin atardamar duvar esnekliği azalır, az veya çok sertleşir. Yüksek basınca karşı kan pompalayan kalpte de büyüme meydana gelir.

Kan basıncı ölçülmesi
Normal kan basıncını ölçmek basit bir işlem gibi görünse de, doğru ölçme için tekniği iyi bilmek gerekir. Ölçüm değerini etkileyen çeşitli faktörler de vardır.

Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
*Hastayla ilgili: Nabız sesinin hafif olması, felçli koldan ölçüm yapılması, ruhsal durum, ağrılı durumda ölçme, yeni yemek yemiş olma, mesane gerginliği, yeni sigara içmiş olma, yeni kafeinli içki veya alkol içmiş olma, heyecanlı konuşma, beyaz önlük reaksiyonu, ritm bozukluğu, şişmanlık, gebelik, ileri yaşlılık.
*Ortamla ilgili: Gürültülü ortam, soğuk ortam.
*Donanım ve ölçme tekniği ile ilgili: Manşon veya tüplerin hava kaçırması, tüplerde tıkanıklık, bozuk cihaz, çok dar manşon kullanımı, elbise üzerine manşon sarılması, dirseğin çok yukarda tutulması, ölçerken çok hızlı hava kaçırılması, hasta kolunun ve sırtının desteksiz olması, ölçmeden önce çok kısa veya çok uzun dinlenme dönemi olması ( 20-30 dk.).
*Ölçen kişi ile ilgili: Önyargılı yaklaşım, işitme bozukluğu.

KB ölçümleri farklı zamanlarda, benzer pozisyonda yapılmalıdır. İlk ölçümde iki koldan da ölçülmeli, iki kol arasında fark varsa, sonraki ölçümler yüksek taraftan yapılmalıdır. 30 yaşından genç hastalarda KB yüksek bulunursa bacaktan da KB ölçülmelidir. Normal kişilerde iki kol KB arasında 5-10 mmHg fark bulunabilir. KB sınırda veya hafif yüksek çıkan kişilerde 3-4 hafta süre ile haftada 1-2 kez, değişik zamanlarda KB ölçümü yapılarak, KBnın sürekli yüksek olup olmadığına karar verilir.

Bazen hekim veya hastane ortamı KBde geçici yükselmelere neden olabilir. Halbuki bu kişilerin evdeki ölçümleri genelde normaldir. Bu duruma beyaz önlük hipertansiyonu denir. Yüksek tansiyon saptanan hastaların yaklaşık % 15-20sinde bu durum bulunabilir. KB ölçmeden önce hasta en az 30 dakika öncesi kafeinli içki ( demli çay, kahve, kola ) veya sigara içmemiş, en az 5 dakika dinlenmiş olmalıdır. Hasta sırtı dayalı durumda sakin oturmalı, kol destekli olmalıdır. Ölçen kişi de rahat durumda ve sakin olarak ölçüm yapmalıdır. Ortamın sessiz ve ılıman olması da önemlidir. Hastanın antigripal diye bilinen bazı ilaçları içiyor olması, KBnı yükseltebilir. KB ölçümü pratikte hasta oturur durumda iken yapılır. Bazen hekim gerek görürse yatarken veya ayakta iken de KB ölçebilir ( ileri yaşlılık, diyabetik hastalar, tansiyon düşürücü ilaç alıyor olmak ).

Pratikte KB ölçülmesi, sfigmomanometre denilen tansiyon aleti ile yapılır. Bu alet cıvalı, anaeroid, ( ibreli ) ve otomatik olarak 3 tiptir. Cıvalı aletler en güvenilirdir ve genellikle kliniklerde kullanılır. Anaeroid veya otomatik olanlar hastane dışında daha çok kullanılırlar. Bunların güvenilirliği 6 ayda bir cıvalı aletlerle kontrol edilmelidir. Otomatik elektronik aletler hastanın kendi kendine KBnı ölçmesi için daha uygundur.

Anaeroid ve cıvalı tansiyon aletleri havayı, kola sarılan lastik keseye pompalayan lastik bir puvar, bunun boyun kısmında hava kaçırmayı sağlayan kontrol vidası, havayı ileten lastik tüpler ve uygulanan hava basıncını gösteren bir manometreden oluşmuştur. Lastik kesenin dışı, dayanıklı bezden yapılmış kola sarılan bir kılıfla kaplanmıştır. Buna manşon denir. Manşon boyutları küçük çocuklar ve erişkinlerde kol çevresine göre standart ölçülerde farklılık gösterir. Örneğin erişkinlerde hava kesesi çapları 12x24 cm, bacaktan ölçmek için 12x40 cm, çocuklarda 12x18 cm, küçük çocuklarda 4-8x12 cm olmalıdır. Çocuk manşonu ile erişkinde kan basıncı ölçülürse değer yüksek, erişkin manşonu küçük çocukta kullanılırsa KB değeri düşük çıkabilir.

Kan basıncı nasıl ölçülür?
Önce manşon, hava kesesi önde olacak şekilde kola sıkıca sarılır. Manşonun alt kenarı dirsek çukuru kıvrımının 2.5-3 cm üstünde olacak şekilde sarılması önemlidir. Ölçerken sık yapılan hatalardan biri, steteskopun ( dinleme aleti ) yanlış yerleştirilmesidir. Steteskop kesinlikle manşonun altına sokulmamalıdır. Manşon tüpleri steteskop yerleştirilecek bölgenin dışında olacak şekilde manşon sarılmalıdır.

İlk ölçüm el bileğindeki atardamar ( radial arter ) nabzı parmakla hissedilerek yapılır. Sol el 2. Ve 3. Parmaklarımızla bilek atardamarı hissedilirken, hava kesesi bu nabzın kaybolduğu düzeyin üzerine çıkacak şekilde şişirilir ve kese havası yavaş yavaş puvar vidası gevşetilerek kaçırılır. Nabzın tekrar hissedildiği basınç düzeyi yaklaşık olarak sistolik basınçtır. Diyastolik KB bu yöntemle ölçülemez, dinleme ( oskültasyon ) yöntemi ile ölçülür.

Dinleme yöntemi ile KBnı ölçmek için önce, dirsek kıvrımından geçen atardamar (brakial arter ) bulunmalıdır. Bu atardamar genellikle dirsek kıvrımının 1/3 iç kısmından geçer ve kol açık durumda iken el parmağıyla hissedilir. Kol kası gelişmiş olanlarda ortada, çok yaşlı olanlarda daha da iç yanda bulunabilir. Bu nabzın yerinin saptanması, steteskop üzerine konacağı için önemlidir ( bazı elektronik cihazlarda nabız algılayıcı kısım varsa, bu bölge atardamar üzerine gelecek şekilde manşon yerleştirilmelidir. Sonra steteskopun diyafram kısmı bu atardamar üzerine orta sıkılıkta konur. Hava kesesi önce ölçümde tespit edilen sistolik KB değerinin 20-30 mmHg üzerinde olacak şekilde süratle puvar vasıtasıyla şişirilir. Şüphesiz bu sırada hava kaçırma vidası kapalı olmalıdır ( Bir elimizle steteskopu tutarken, diğer elimizle havayı pompalamaktayız ). Sonra kese basıncı saniyede 2-3 mmHg hızda, yavaş yavaş vida gevşetilerek düşürülür. Nabız sesinin hafif olarak duyulduğu an sistolik KBnı gösterir. Hava kaçırmaya devam edilirken sesler giderek kuvvetlenir ve tekrar hafiflemeye başlar. Seslerin kaybolduğu nokta diyastolik KBnı gösterir. Eğer ölçüm değerlerinde bir tereddüt olmuşsa, ikinci defa ölçmeden önce hava kesesi tamamen boşaltılır ve kese yeniden şişirilir. Yarı boşalmış bir kese tekrar şişirilirse KB yanlış olarak yüksek çıkabilir.

*Kendi kendine ( evde ) KB ölçümü: Hastaların KBlarını kendilerinin ölçmesi için elektronik cihazlar geliştirilmiştir. Bunlar manşonu üst kola yarleştirilenler, el bileğine sarılanlar veya parmaktan ölçenler olarak üç tiptir. İlk ikisi daha sık kullanılmaktadır. Bu ölçümler şu amaçlar için yararlıdırlar: Beyaz önlük hipertansiyonunu saptamak, KBda başlangıçta kısa süreli yükselmeleri saptamak, tedaviye cevabı saptamak ve hastanın tedaviye aktif olarak katılması ve uyumunu artırmak. Sağlıklı cihazlarla yapılan ev ölçüm değerleri, gerek hipertansiyon tanısının teyidinde gerekse tedavinin düzenlenmesinde hekime yararlı olur.

Ölçülen KBnı yazarken daha yüksek olan sistolik basınç yukarı yazılır ve bir / işaretiyle diyastolik basınç alta yazılır. Örneğin KB 120/80 mmHg diye yazıldığında - ki bunu okurken 120ye 80 şeklinde okumalıyız- sistolik basınç 120, diyastolik basınç 80 mmHg (milimetre cıva)dır. Eğer ölçü birimini cm ( santimetre ) Hg söyleyeceksek 12/9 cmHg demeliyiz.

Yüksek tansiyon yapan sebepler nelerdir?
Erişkin yaştaki hipertansiyonların %90ında sebep tam bilinemez. Bu tip hipertansiyona tıpta esansiyel veya primer hipertansiyon deniz. Halk arasında asabi tansiyon da denilmektedir. Genellikle hayat boyu devam eden bir durumdur. Hipertansiyon oluşmasında başka bir hastalık veya sebep söz konusu ise buna sekonder hipertansiyon denir. Erişkinlerde %6-8 sıklıkta rastlanır. Burada bu tip hipertansiyonla ilgili bilgiler verilmeyecektir.

Esansiyel hipertansiyonun nasıl oluştuğunun mekanizmaları, günümüzde oldukça ortaya konmuştur. Bu tip yüksek tansiyonun gelişmesini kolaylaştıran bazı önemli faktörler vardır:
a) Kalıtım:Hipertansiyonun bazı ailelerde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Anne, baba veya yakın kanbağı olan akrabalarınızda hipertansiyon varsa, sizde de oluşma ihtimali fazladır. Aile fertleri arasında erken yaşta kalp krizi veya felç geçirenler bulunuyorsa, diğer aile üyelerinin belirli aralıklarla tansiyonlarını ölçtürmeleri erken tanı için önemlidir. Kalıtımsal ( genetik ) özelliklerin hipertansiyona katkısı, %30-60 gibi önemli bir orandır.
b) Cinsiyet: Erkeklerde kadınlara göre daha fazla sıklıkta hipertansiyon görülür. Menopoza girildikten sonra kadınlarda da görülme sıklığı artar.
c) Yaş: Hipertansiyon genellikle 35 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve yaş ilerledikçe daha sık görülür. 15-20 yaş civarındaki hipertansiyon vakalarının da %20-25i esansiyel tiptir.
d) Irk: Siyah ırkta beyazlara göre daha sık hipertansiyona rastlanır ve daha şiddetli seyreder.
e) Şişmanlık: Yapılan taramalarda ideal ağırlıklarının %20sinden fazla şişman olan kimselerde, hipertansiyon gelişme şansının yüksek olduğu anlaşılmıştır. Ancak şişmanlık her zaman hipertansiyona neden olmamaktadır.
f) Yemeklerde fazla tuz kullanılması: Yemeklik tuzda sodyum ve klor bulunur. Sodyum sağlık için gereklidir ve yeterli, normal miktarda yenirse vücuttaki sıvı dengesinin düzenler. Yüksek tansiyonlu kişilerin bazıları aşırı tuzlu yiyen kişilerdir. Fazla atılan tuz böbreklerden atılır ama bazı kişilerde bu mekanizma az çalıştığından, tuzla birlikte vücutta su da tutularak hipertansiyon gelişebilir. Hipertansiyonlu hastaların büyük kısmında tuz alımı azaltılırsa tedavide yararlı olur.
g) Alkol: Fazla miktarda düzenli alkol içilmesi kan basıcını yükseltebilir.
h) Sigara: Fazla sigara içilmesi de kan basıcını etkilemektedir.
i) Sedanter ( hareketsiz ) yaşam şekli: Bu şekilde yaşayanlar genellikle şişmandırlar ve bu da hipertansiyona zemin hazırlar. Hareketli yaşam,düzenli yürüyüşler hem kilo alınmasını önler, hem de sıkıntı ve endişe gibi hislerin giderilmesini sağlar.
j) Stress: İşinde veya evinde sıkıntı ve gerginlik içinde yaşayanlarda kan basıncı geçici olarak yükselebilir. Bu stressler şiddetli ve uzun süreli olursa devamlı hipertansiyona yol açabilir.

Kan basıncının yüksek olduğu hissedilebilir mi?
Bu sorunun cevabı genellikle hayırdır. Gerçekten hipertansiyonlu birçok kişi yüksek tansiyonlu olduklarını bilmeden yaşarlar ve bunun tehlikeli sonuçlarıyla karşılaşırlar. Bu nedenle hipertansiyona sinsi bir katil diyenler de olmuştur.Bilinmesi için tek yol belirli aralıklarla kan basıncını ölçtürmektir. Hastaların yaklaşık 1/3ünde şu belirtiler bulunabilir: Baş dönmesi, baş ağrısı ( genellikle kafa arkası ve ensede ), çabuk yorulma, nefes darlığı, görme bozuklukları, göğüste ağrı, burun kanaması, kulak çınlaması, çarpıntı, kafada ağırlık hissi, göz kanamaları. Bu belirtiler başka hastalarda da görülebildiğinden hipertansiyona özgü değildirler.

Hipertansiyon hangi organlara zarar verir?
Normal düzeye düşürülmeyen yüksek kan basıncı olan hastalarda zaman içinde bazı organlarda hasar oluşmaktadır. Hipertansiyona bağlı hedef organ hasarları, erişkin ve ileri yaş grubunda ölüm nedenlerinin başında yer alır. Bu nedenler hipertansiyonun erken tanısı ve tedavisinin iyi yapılması halinde hedef organ hasarları, dolayısıyla ölüm oranları büyük ölçüde azaltılabilmektedir. Tedavi edilmemiş hipertansiyon şu organlarda tahribat yapabilmektedir:

a) Kalp:Yüksek basınca karşı kanı pompalayan kalbin sol karıncık kasında zaman içinde kalınlaşma ve karıncıkta büyüme meydana gelir. Bu büyüme fazlalaşınca kalp kasında yorgunluk, zayıflık gelişir ve sol kalp yetersizliği diye bilinen tablo ortaya çıkar.
b) Kalbin atardamarları ( koroner arterler ): Kalp kasını besleyen koroner arterlerde damar sertliğine bağlı daralma ve tıkanmalar ( kalp infarktüsü ) hipertansiyonlu hastalarda daha sık görülür. Bir yaşlanma olayı olan damar sertliği ( ateroskleroz ) çok nedenli karmaşık bir süreçtir ama hipertansiyon en önemli risk faktörlerinden biridir.
c) Aort yırtılması: Seyrek görülen ama tedavisi acilen yapılmazsa ölümle sonuçlanabilen, oluşmasında hipertansiyonun rol oynadığı bir hastalıktır.
d) Beyin atardamarları: Hipertansiyon tedavi edilmediği taktirde beyin arterlerinde tıkanma, kanama ve beyinde kanlanma azlığı ataklarına neden olabilmektedir. Böylece oluşan felçler ( inme ) hastanın hem sakat, yatalak kalması, hem de erken ölüm sebebidir.
e) Beyin ödemi: tedavi görmeyen ve tansiyonu hızla yükselen hastalarda görülebilen az rastlanan bir tablodur. Acil ama dikkatli tedaviyle düzelir.
f) Bacak atardamarları: Bu damarlardaki tıkanma ve daralmalar, hipertansiyonlu ve özellikle fazla sigara içen hastalarda sık görülür. Yürürken baldır veya bacak ağrısı oluşur, durunca hemen geçer. Tedavi edilmezse ayakta gangren oluşabilir.
g) Böbrek. Tedavi görmeyen esansiyel hipertansiyonlu hastalarda, böbrek damarlarında tahribat olmakta ve böbreklerde çalışma bozukluğu zaman içinde yerleşmekte ve ilerlemektedir. Böylece hipertansiyonlu hastaların bir kısmında üremi hastalığı gelişebilir.
h) Göz. Hipertansiyon gözün iç tabakasındaki ince damarları etkileyerek kanamalara ve bazen körlüğe kadar giden görme bozukluklarına yol açabilir.

Böylece hipertansiyonun hiç de hafife alınmayacak, önemli bir hastalık olduğunun görmüş bulunuyoruz. Esansiyel hipertansiyon hayat boyu devam eden bir hastalıktır ama tedaviye erken başlanırsa ve tansiyon normalde tutulursa yukarda anlatılan kötü etkileri önlenebilir veya azaltılabilir.